2 Ramazan 1441
Bugün karşıma çıkan ayetler “kötülükle nasıl başa çıkmalıyız?” sorusuyla alakalıydı. Bakalım yol gösterici kitabımız bu konuda bize nasıl bir yol gösteriyor.
2 Ramazan 1441
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُۜ اِدْفَعْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذ۪ي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَم۪يمٌ
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kişi sanki candan bir dost oluvermiştir.”
[Fussilet, 34]
Peki nedir iyiliğin en güzeli? “İyiliğin en güzelini” İbni Abbas “öfkeliyken sabretmek, kötülüğe maruz kaldığında bağışlamak” şeklinde açıklamış ve şöyle demiştir: “İnsanlar bunu yaptıkları zaman Allah onları korur; düşmanları da onların önünde eğilir ve candan bir dost gibi olur.” (Buhârî, Tefsir 41:1.) Demek ki iyiliğin en güzelinin 2 adımı var: sabretmek ve bağışlamak.
Ama bunun hiç de kolay bir şey olmadığını bir sonraki ayet belirtiyor:
وَمَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الَّ
“Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.”
[Fussilet, 35]
Yani bu davranışı gösterebilmek için hem hayırdan büyük bir pay sahibi (başka bir meale göre erdemlerde büyük bir pay sahibi) olmamız gerekiyor ki bu vesileyle bunun herkese bahşedilen bir nimet olmadığını anlıyoruz hem de böyle davranabildiğimiz zamanlarda hayırdan büyük bir pay sahibi olduğumuz müjdesine erişiyoruz, inşallah.
Paylaşmak istediğim diğer 2 ayet de Haşir suresinden.
وَالَّذ۪ينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْا۪يمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ ف۪ي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّٓا اُو۫تُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُولٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ
“Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
وَالَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّـنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّـنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟
“Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”
[Haşr, 9-10]
Kurtuluşa erenlerden olmak duasıyla, hayırlı günler.
Çok güzeller maşallah maşallah
YanıtlaSil