3 Ramazan 1441
Bugün paylaşmak istediğim ayet yaptığımız (ya da yapmaya çalıştığımız) iyi işlerin asıl sahibinin kim olduğuyla alakalı.
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ قَتَلَهُمْۖ وَمَا رَ مَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰىۚوَلِيُبْلِيَ الْ مُؤْمِن۪ينَ مِنْهُ بَلَٓاءً حَ سَنًاۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَ ل۪يمٌ
“(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.”
[Enfal, 17]
Bu ayet Bedir Savaşı’nda vuku bulan bir olay üzerine inmiş. Anlatılan o ki Peygamber efendimiz (sav) bu savaş esnasında “Allah’ım! Kureyş, senin Resûlünü yalanlayan kibirli liderleriyle geldi. Allah’ım! Bana verdiğin sözü yerine getirmeni diliyorum!” diye dua etti ve iki topluluk karşılaşınca yerden bir avuç toprak alıp düşmanın yüzlerine doğru serpti. Bunun neticesinde Kureyş ordusunun gözleri görmez oldu ve sonunda bozguna uğradılar. İşte bu âyette bu atışa işaret edilip onu atanın gerçekte Allah olduğu bildiriliyor. Çünkü bu bir mucize idi ve Peygamberimiz (sav), onu atarken kendi adına değil, Allah adına atmıştı. Her ne kadar ayet doğrudan bu olayın üzerine inmiş olsa da akleden insanlar için muhakkak ki çıkarılacak pek çok ders var. Yaptığımız tüm iyi işler; mesleklerimiz, kazançlarımız, insan ilişkilerimiz ve hatta ibadetlerimiz yalnızca Allah nasip ettiği için bizimle beraber. Hem de en küçüğünden en büyüğüne kadar (evet şu an bu satırları yazıyor olmam dahil ^_^). Bunu da en başta şuradan anlıyoruz eğer gerçekten kaynakları bizde olsaydı daimi olurlardı. Halbuki sevdiğimiz, güvendiğimiz pek çok şey bizi sıklıkla terk ediyor, başarı olarak adlandırdıklarımız elimizden çıkıyor ya da maksadının aksiyle neticeleniyor. Henüz elimizde olanlarsa her an yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Şükürler olsun Rabbimiz bizi bu acizliğimizle baş başa bırakmıyor ve birkaç ayet sonra yükümüzü hafifletecek, ümit verici bir ayetle karşılaşıyoruz.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓ وا اِنْ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجْ عَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَ فِّرْ عَنْكُمْسَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ ذُ و الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ
“Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.”
[Enfal, 29]
Yani yalnızca O’na karşı gelmekten sakınmamız karşılığında doğruyla yanlışın bu denli iç içe geçtiği, kendimiz için neyin iyi olduğunu bulamadığımız, aldığımız yanlış kararlardan pişmanlık duyduğumuz bu dünya yolculuğunda Allah bize iyiyi kötüden ayırt edebilecek bir kavrayış kabiliyeti veriyor. Ve hatalarımızdan mahcup olmamamız için günahlarımızı örtüyor, üstüne üstlük onların ahiretimizi kaybetmemize sebep olmaması için onları bağışlıyor. Subhanallah! Allah gerçekten de büyük lütuf sahibi.
Gününüz ve geceniz hayra kalsın efendim.
Selametle,
Ayet muhteşem, fotoğraf şahane...
YanıtlaSilBu sene gördüğüm ilk Ramazan hilali bu fotoğraf vesilesiyle oldu, Bursa'dan...
Sil