19 Ramazan 1441

Fotoğraf: Ayşe Betül Aytekin

Es selamu aleykum, 

19 Ramazan 1441 

اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ 
 حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ 

"Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz."

[Tekasür, 1-2] 

Bu ayet iki şekilde tefsir ediliyor. Verilen ilk mana için şöyle söyleniyor; çokluk kuruntusuyla öylesine oyalandınız ki bütün dünya hayatınızı bununla geçirip bitirdiniz, en sonunda ölüp kabirleri ziyaret ettiniz. Diğer mana da şu; çoklukla övünmek yarışına öylesine daldınız ki en sonunda kabirdeki ölülerinizin miktarı bile sizin için bir övünç kaynağı oldu, onların sayısını hesaplamak için kabirleri ziyaret ettiniz. Her ikisi de aslında aynı noktaya çıkıyor: kendimizi kaybedip nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi unutacak kadar dalıyoruz çokluğa. Öylesine dalıyoruz ki hayatımızın sonuna varıyoruz yine de çokluğun peşinde koşmaktan vazgeçmiyoruz.  

Neyin çokluğuna peki? Malın, mülkün, evladın... tefsirlerde bu şekilde geçiyor. 

Peki çokluk sadece bunlardan mı ibaret? Okuduğumuz okulların çokluğu olamaz mı mesela? Peşinde koştuğumuz ünvanların? Kariyerin? İnsanların beğenisinin? Arkadaşın çokluğu olamaz mı? İltifatların çokluğu? Sosyal medyadaki takipçilerimizin? Aldığımız beğeninin çokluğu? Nasıl bir çevreye sahip olduğumuz peşinden koştuğumuz bir çokluk kaynağı değil midir? İhlassız yaptığımız uhrevi amellerimiz, ibadetlerimiz bile bir çokluk kaynağı olamaz mı bizim için? Halbuki Resulullah’a (sav) şöyle söylenmesi emredilmişti: 

قُلْ مَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يد

"De ki: ‘Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak Allah'a aittir. O, her şeye şahittir.’ "

[Sebe, 47] 

Çokluk kuruntusundan kabirleri ziyaret etmeden kurtulmak duasıyla, 

Hayırlı gecelerimiz olsun. 

Yorumlar