22 Ramazan 1441

Fotoğraf: Ayşe Betül Aytekin

Es selamu aleykum,

Şimdiye kadar okuduğumuz ayetlerde hep Allah’ın Rahman, Rahim, Kerim gibi isimlerinden bahsettik. Biz Allah’ı sonsuz rahmet ve merhamet sahibi, kullarına çokça acıyan ve cömertliği sınırsız olan olarak tanıyoruz. Öte yandan Allah’ın Kahhar (her durumda galip gelen, zalimleri kahreden), Cebbar (irade ettiğini zorla da yaptırmaya gücü yeten), Muntakim (intikam alan, suçluları hak ettikleri cezaya çarptıran) gibi isimleri de var. "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muâmele ederim." hadis-i kudsisine dayanarak biz O’nu hep ilk gruptaki isimleriyle anıyoruz ama bütün isimlerin esma-i hüsna başlığı altına girdiğini yani tüm isimlerinin güzel olduğunu akılda tutmakta fayda var. Öyle ya masumları katleden zalimleri düşündüğümüzde Muntakim ismi Rahim isminden çok daha güzel bir isme dönüşebilir. 

Peki bu isimler nasıl tecelli eder? Mesela Vehhab ismiyle kullarına hak etmedikleri nimetleri dahi veriyor, Rahim ismi sonsuz kuşatıcı, Ğafur ismi ise gerçekten pişman olup tevbe edenlerin günahlarını izi bile kalmayacak şekilde siliyor; peki ya diğerleri? Mesela Allah’ın hak etmediğimiz nimeti veren bir ismi varken bir başka ismi de hak etmediğimiz cezayı verecek olabilir mi? Bağışlaması amellerimizin kat kat üstünde olanın cezalandırması nasıldır? Bugünkü ayetler bu sorulara cevap veriyor: 

22 Ramazan 1441

وَالَّذ۪ينَ كَسَبُوا السَّيِّـَٔاتِ جَزَٓاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَاۙ وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ مَا لَهُمْمِنَ اللّٰهِ مِ عَاصِمٍۚ كَاَنَّمَٓا اُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِنَ الَّيْلِ مُظْلِمًاۜاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ

“Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah’(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”

[Yunus, 27] 

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـًٔا وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

“Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.” 

[Yunus, 44] 

وَلَوْ اَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍ ظَلَمَتْ مَا فِى الْاَرْضِ لَافْتَدَتْ بِه۪ۜ وَاَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَاَوُا الْعَذَابَۚ وَقُضِىَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

“(O gün) zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.” 

[Yunus, 54] 

Yarın inşallah aynı konudan devam edeceğiz. 

Selametle,

Yorumlar

  1. Bu konuda senelerdir aklımda olgunlaşan iki gözlem:

    (1) Hava ve su kadar doğal bir ihtiyaç olan adalet "neden burada yok hükmündedir?" Çünkü diğerine nisbetle bu hayat rüya gibidir, sanaldır. Sanal alemde (mesela etkileşimli bir oyunda) yapacağım zulümlerin ne önemi var? Aynısı bana geri gelecekse aşırı dikkatli olmalıyım, kendime zulmetmeyim diye... Gördüğümüz zulümlerin hepsi sanal, ama intikamı hakiki!

    (2) Ayet-i kerîmeler (müjdeci havuçlar) ayet-i celîlelerden (uyarıcı sopalar) daha çok. Kitabımızın adı pek ala Kuran-ı Celîl olabilirdi... "Rahmetim gazabımı geçti" dediği için, Rabbimiz kendisi bu adı vermiş: innehû lequrânun kerîm

    YanıtlaSil

Yorum Gönder